Eşini sindirmek istiyorsun ya!
İstediğin gibi davranmasını istiyorsun ya,
Bütün kontrol sende olsun,
Kişisel bir alanı, özgür bir tercihinin bile senin onayından geçmesini istiyorsun ya,
Peki hiç düşünmüyor musun?
Ezik bir eş,
Kendinden vazgeçmiş bir eş,
Kendi benliğinden uzaklaşmış, karar alma, mutlu olma gücünü kaybetmiş bir eş seni mutlu edebilir mi ?
Rahat olmadan, doğal olmadan nasıl seni sevecek,
Nasıl sana dokunacak?
Senin yarattığın sistem kontrol ve korku üzerine kurulduğu için, sana karşı nasıl samimi olacak?
Peki sen farkında olmadan ezik/boyun eğici hale getirdiğin eşine nasıl saygı duyacaksın?
Mesela sözüne nasıl güveneceksin?
Zihnin;
Korkudan mı dürüstlüğünden mi?",
"Korkudan mı sevgiden mi?" Sorularıyla nasıl baş edecek?
Belki onu kontrolü altına aldığında egon şişecek,
Belki kendini güvende hissedeceksin..
Ama ne o duygusunu olduğu gibi yaşayabilecek,
Ne de sana yaşatabilecek...
Ne sen ona güvenebileceksin,
Ne de o sana..
Neden ona "eş" denilir bilir misin?
Hayatına eşlik etsin diye, kölelik değil.
Tıpkı bir çift ayakkabı gibi.
Siz de bir çiftsiniz. Sağ ayakkabı sen, sol ayakkabı o..
Var mı birbirinden üstünlüğü?
Farklısın, üstün değil...
İnsan ancak, "kendi gibi" olduğu yerde mutludur.
İnsan ancak, olduğu gibi kabul gördüğü yerde güvende hisseder.
İnsan ancak korku ile değil, sevgi ile bağlı olduğu kişiye aidiyet hisseder..
Şimdi, kontrolü, kaygıyı, baskıyı bir kenara bırak.
Sadece sevgiyle, güven ve iletişim ile yürütmeyi esas al ilişkide.
O kendi olmadığı sürece mutlu olamaz.
O mutlu olmadığı sürece de, seni mutlu edemez.
SERHAT YABANCI
Yazar & Aile-Evlilik-İlişki Danışmanı
YORUMLAR