Evlilik ortalama olarak tüm toplumlarda desteklenen ve sağlıklı olduğu kabul edilen bir sistemdir. Böyle olunca da insanlar sürekli evlenmeye, yürütemediklerinde boşanmaya, boşandıktan sonra da tekrar evlenmeye çalışırlar.
Yapılan evliliğin ne kadar doğru olduğu;
Evlilik kurumuna değil, iki tarafın uyumuna ve paylaşımına bağlı olduğunu söylememiz gerekiyor. Çünkü bilindiğin aksine evlilik iki küreği olan bir teknedir. Eğer eşiniz ile kürekleri çekemiyorsanız, tekneyi değil aranızdaki uyumusuzluğu ele almalısınız. Bu anlamda Evlilik kurumunu eleştirenleri çok fazla görmekteyken, eleştirenlerin kendileri ile ilgili evlilik algılarında yetersizlik olduğunu da gördüğümü söylemeden geçemem.
Mesela evlilik aşkı öldürür mü?
Aslında evlilik aşkı öldürmez. Evliler, aşkı öldürür. Sonuçta uzun yıllardır devam eden flörtlerde aşk diri mi sanki? Hayır. Ya da aşkı Evlilik öldürüyorsa, flört edenler neden ayrılıyor?. Aşk her şekilde ölür. Evli olsanız da olmasanız da siz,partneriniz veya her ikiniz aşkı öldürmeye yeterli bir güce sahipsiniz. Yapılan evliliklerde zamanla aşk renk değiştirerek ve uyum ve paylaşıma bağlı olarak sevgiye dönüşür.
Ama özellikle söylüyorum;
Uyum ve paylaşım ile sevgiye dönüşür. Aksi taktirde aşk biter ve sevgiye dönüşmezse duygusuz bir evlilik ya da ayrılık kaçınılmaz sonuçtur. Eğer aşk sevgiye dönüşürse zaten duygu kanalı sürekli aktif olacağı için Evlilik sürekli beslenir. Evliliği besleyen uyum ve ,sevgidir. Sevgiyi besleyen ise ilgidir.
Tam tersi durumlarda ise ayrılma kaçınılmaz olmaktadır. Uyumsuz bir çiftsiniz, sevgi bitmiş, sürekli gerginlik ve kavga. Ayrıca mantıken iki taraf da bitmesi gerektiğini düşünüyorsa geriye sadece mecburiyetler ve bağımlılıklar kalmıştır.
Evliliğin bitme sürecinde;
Kadın bitene kadar çabalar ve taziye tutar. Erkek ise bittikten sonra ( kaybedeceğini anladığında) taziye ve mücadeleye başlar. Ama kapılar kapanmışsa çabalar çoğu zaman sadece süreyi uzatır sonucu değiştirmez. Çünkü kolay kolay kimse birden boşanmak istemez. Yaşanmışlıklar ve yıllarca verilen çabalar, kişiyi/kişileri o noktaya getirmiştir. Dışardan algılandığı gibi son zamanlarda oluşan bir durum değildir.
Biten evliliklerden sonra ise bizim önerdiğimiz;
Aklı kalbi ve bedeni nadasa bırakmaktır. 6 aydan az olmamak üzere 18 aya kadar bir nadas süresi gerekir. Hem eski evliliğin otopsisini yapmak, hem kendini gözden geçirmek hem eski evlilikten kalan uzantılardan, gerginlikten güvensizlikten arınmak için bu sure mutlak gereklidir.
Eğer sağlıklı bir süreç geçirmişseniz;
Muhtemelen yeni ilişki için aceleci olmadan, eskisinin tersini aramadan, sadece bir niteliği yüceltmeden arayışa girersiniz.
Mesela nadas yapmayan kişilerde;
Eski eşi öfkeli ise, yenisi için ilk şart “sakin olmalı” kuralıdır. Kişi sakinlik şartına o kadar odaklanır ki diğer özelliklerini gözden kaçırır. Sonrasında sakin olanla evlenir ama onun da mesela sorumsuz veya benil yanından dolayı boşanabilir. Yani tek özelliğe odaklanmamalıyız. Ayrıca bir şeyin tersi de doğru insan değildir.
İkinci evliliklerde süreç ,birinci evliliklere göre daha zordur.
Neden ?
Uzantılar artmıştır ( 1.evlilikten gelen çocuk,eski eş, boşanmış etiketi,eski eşin akrabaları,eski evlilikten kalan hatıralar veya eşyalar vs),
Beklenti yüksektir. ( bu sefer kesinlikle hata yapmamamlıyım,daha çok mutlu olmalıyım),
Kanıtlama ve kendini temize çıkarma ( Eğer iklinci evliliğimde mutlu olursam, 1.evlilikte hataların ihalesi eski eşime kalır),
Birinci evlilikten gelen çocukların yarattığı geniş ve karmaşık ilişki ağları,
Kıskançlık ( eski eşe, çocuğa eski evlilikten kalan arkadaş ve ilişkilere yönelik),
Birinci evlilikten gelen eşe veya çocuğa karşı suçluluk duyguları.
Ayrılan eşe ve çocuğuna suçluluk duygusu nedeniyle fazla zaman ayırma, boşanmamış gibi hissetirmeye çalışma,
Eski eş ve çocukla görüşme ve iletişimde sınır sorunu,
Birinci evlilikten gelen tahammülsüzlük ve yıpranmışlık,
Taraflardan birinin ilk evliliğin olmasının getirdiği her şeyi sıfırdan yaşama isteği
Üvey anne/baba sorunu,
Üvey ebeveyn ile yaşamak istemeyip evden kaçan çocuklar,
Yeni çocuk yapma,
Taraflardan birinin ailesinin boşanmış, eş adayını istememesi,
Nafaka ve varsa tazminat sorunu.
İkinci evliliklerde;
Eş seçimi tercihinin yanlış yapılması halinde sorunlar daha fazla yaşanır. Çünkü alt yapısındaki sorunlara bir de klasik uyum ve iletişim sorunları eklenirse ilişki daha fazla çıkmaza girer.
Artılar ise;
Tecrübenin verdiği bilinç ile sorunları önceden fark etme, sorun esnasında uzatmama, çözüm odaklı tartışma, daha iyi cinsellik,tecrübeli anne-babalık,birinci evlilik sonrası paylaşım sonunda elde edilen ekonomik kazanç vb gibi.
İkinci evliliklerde;
En önemli konu birinci evliliklerin katkılarıyla baş edebilme konusudur. Eğer eşler birbirilerini oldukları gibi Kabul eder ve birbirlerine destek verirlerse ortalama 2 yıl gibi bir sürede sistem oturmaya başlar, önemli olan süreci doğru planlamak ve sabırla doğru yöntemleri devam ettirmektir. Bu süreçte aile danışmanı desteği aksayan konularda devreye sokulmalıdır.
ÖNERİLER:
İkinci evliliklerde, iki tarafın geçmiş evlilikleri, çocukları mutlak olarak baştan Kabul edilmelidir.
Eşler, birbirinin ebeveyn rolüne müdahale etmemelidir.
Eşler birbirini “ya ben ya çocuğun” seçeneğini dayatmamalıdır. Doğru olan her ikisinin olmasıdır.
Eşlerin eski eşleri ile ortak çocukları dışında paylaşımları olmamalıdır. ( Beraber yemek yeme, tatile gitme aynı evde kalma vs gibi)
Eski eş ile arkadaş kalmaya çalışılmamalıdır. Başarılsaydı boşanma olmazdı.
Eşler, birbirinin bir önceki evliliğinden olan çocuklarıyla yarışması ve değer kıyaslaması yapmaması gerekir.
Önceki evliliğinden kalan eşya, kıyafet vb. Şeyler, yeni evliliğe aktarılmamalıdır.
Eşler, eski eşleri ile görüşürlerse bunu eşine söylemelidir.
Her zaman şeffaf olunmalıdır.
YORUMLAR