Rifat Yalınç, 1951 yılında Gazimağusa’da doğdu. İlk ve orta eğitimini Gazimağusa’da tamamladı.
Askerlik mükellefiyetini lise sonrası dönemde yerine getirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektrik Fakültesi, Elektronik ve Haberleşme Bölümünden 1975 Şubat döneminde mezun oldu.
1 Nisan 1975 yılında başlayan Devlet kadrolarındaki görevi 15 Eylül 1999 yılında kadar sürdü.
Ercan ve Geçitkale Devlet Havaalanlarının kuruluşunda Elektronik Mühendisi olarak görev yaptı.
1 Nisan 1975 tarihinde başlayan Sivil Havacılık Dairesi (SHD) serüveni 15 Eylül 1996 yılına kadar devam etti.
21 yıl süre ile Sivil Havacılık Dairesi kadrolarında Başmühendis, Teknik İşler Şübe Amiri ve Müdür Muavinliği görevlerinde bulundu.
1996-1999 yılları arasında farklı hükümetlerin elektrikten sorumlu bakanlıklarında “Bakanlık Müdürü” ve “Elektrikten Sorumlu Müşavir” sıfatlarıyle görev yaptı. İşte röportaj içeriğimiz..
İzzet Derkan: 3 Şubat 1975 yılında Ercan Havalimanı'na ilk inişi kuleden veren sorumlu kimdi? İlk kule konumu meydanın neresindeydi?
Rifat Yalınç: Ben ve diğer iki mühendis arkadaşım Dinçer Çağın ve Özcan Bundak aynı tarihte (1.4.1975) göreve başladık.
İlk iniş Şubat 1975’te oldu. 1.4.1975 tarihinde ve 1977 yılında yeni terminal binasının inşaatının tamamlanmasına değin terminal hizmetleri baraka dediğimiz prefabrik binada yapıldı.
Bu binanın lokasyonu önceleri İstanbul Havayolları hangarı olarak bilinen yer idi. Şimdilerde ise yeni terminal binasının yapımının sürdürüldüğü alan olarak belirtilebilir.
Bu terminal binasına ulaşım şimdilerde pist yaklaşma ışıklarının olduğu güzergahtan (en doğudan) pistin güneyine geçerek olmaktaydı.
1/4/1975 tarihi itibariyle pist ışıkları ve yaklaşma ışıkları ile VASIS ışıkları henüz monte edilmiş değildi. Daha o dönemden 11/29 pisti ve 16/34 pistleri mevcuttu. Bu iki pist olası rüzgar yönlerine göre alternatifli kullanılabiliyordu. İngilizler döneminde kullanılan havaalanının ismi Timbu idi.
Prefabrik terminalin güneyinde havacı birlik konuşlanmıştı. Kulede hem sivil havacılık personeli hem de havacılık birliğinden başçavuşlar görev yapmaktaydı.
İlk etapta kule hizmetleri lokalde portatif telsizlerle sonraları yine kule üzerine monte edilen lokal VHF telsizlerle sağlandı. Askeri uçaklara askeri personel kule hizmeti veriyordu.
Gerek prefabrik terminal ve gerekse kule planlama inşaat mühendislerince inşa edilmiştir. Demir konstrüksiyon şeklinde tasarlanan kulenin yüksekliği toplamda herhalde 5 metreyi geçmiyordu.
Bu nedenle 3 şubat 1975 tarihinde kulede görev yapan sivil havacılık elemanı kule kontrolörünün kim olduğunu bilemiyorum. Ancak askeri başçavuş ile bizim personelin ortaklaşa görev yapmış olduğunu iddia etmek yanlış olmaz. O dönemde kontrolör olarak görev yapanları Turhan Güçlü, Hasan Özkan veya Orbay Kılıç’tan öğrenebilirsin.
İzzet Derkan: Ercan 11/29 pisti ne zaman açıldı?
Rifat Yalınç: 11/29 pisti açılışı diye birşey yoktur. Çünkü vardı. Ancak bu pistin Karayolları Dairemiz tarafından ıslahı yapılmıştır. TC Karayolları mühendis desteği vererek tamamen yerel teknik bilgi ve iş gücü ile pistin ıslahı ve uzatılması yapılmıştır.
11/29 pisti önceleri aydınlatılmamış olduğundan adına ördek dediğimiz mazotla çalışan aydınlatma araçları ile (sahra tipi bir yaklaşımla) aydınlatılıyordu.
1977 tarihine kadar personel gün doğumu – gün batımı esasına göre çalıştırılmış ve buna karşın herhangibir fazla mesai ödemesi yapılmamıştır.
Bunun nedeni ise pist aydınlatılmamış olduğundan uçaklar gün ışığından yararlanarak iniş ve kalkış işlemlerini yapmışlardır. Uçağın Ercan’a inişi gün doğumunda oluyordu.
Personel de gün doğumundan önce göreve başlıyordu. Görevin tamamlanması uçağın gün batımı Ercan Havalimanı’ndan kalkış yapması ile oluyordu. Henüz vardiya yöntemine geçiş olmamıştı.
Dolayısı ile 11/29 pisti hep açıktı ancak sürekli geliştirildi. Hem seferler yapıldı, hem inşaat yapıldı. İnşaat Karayolları Dairemiz tarafından sürdürüldü. Pist uzatıldı. Kat kat asfaltlandı.
Yeni pistin ve yeni terminalin devreye girişi 1977 sonudur. 11/29 da çalışmalar yapılırken 16/34 kullanılmıştır. O dönemde F28 tipi uçaklar kullanılmıştır. Daha sonra DC 9’lara geçilmiştir.
İzzet Dekan: Ercan Havalimanı'na VOR/DME, NDB ve Ercan Bacon ne zaman kuruldu ve bu cihazların telafisi nereden yapıldı?
Rifat Yalınç: Ercan’a VOR – DME – NDB 1975 yılının ortalarında kurularak devreye girmiştir. Bu istasyon 11/29 pistinin uzantısında şimdiki yaklaşma ışıklarının olduğu yerde prefabrik bir odacıkta kurulmuştur.
VOR – DME ve NDB, TC Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nün hibesi olarak Ercan’a getirilmiş ve monte edilmiştir.
Göreve ilk başlamamız ve bahse konu sivil havacılık seyrüsefer yardımcı cihazlarının yeni frekanslarını cihazlara alıştırma ve kalibre etmekle başlamıştır. DHMİ’den Ergün beyle üç mühendis arkadaş birlikte çalışmışız ve cihazları 1975 ortalarında yayın yapar duruma getirmişizdir.
Ancak 1977’de pistin aydınlatılması ve yaklaşma ışıklarının monte edilmesi gündeme gelince istasyonun yeri değiştirilerek şimdiki lokasyonuna alınmıştır. Başka bir deyişle 16/34 pisti ile 11/29 pistinin kesişim noktasının güney kısmına monte edilmiştir.
Ancak taşınma sırasında frekans değişikliği de yapılmış olduğundan DHMİ’den gelen tecrübeli Ergün teknisyen, ortaya çıkan problemi çözememiş ve DME Sivil Havacılık Dairesi mühendislerince kitaplardan hareketle elde edilen bilgi ile çözüme kavuşturulmuştur.
Bu tarihten sonra DHMİ’den birçok teknisyen Kuzey Kıbrıs Sivil Havacılık Teknik kadrosundan görüş almıştır.
Ercan Beacon pist aydınlatma sistemi ile beraber 1977 yılında devreye alınmıştır. Ercan Beacon mors alfabesini ışık yöntemi ile kullanan mavi renk yayın yapan bir beacon durumundaydı. (ECN = . ; -. -. ; -. = did, da did da did, da did) şeklinde yayın yapmıştır.
Şu anda devrede olup olmadığını bilmiyorum. Sadece kule üzeri döner beacon uluslararası yayın modeli ile yeşil ve beyaz döner ışık huzmesi yayınlanmaktadır.
Pist aydınlatma ve Ercan Beacon ihale yolu ile Kuzey Kıbrıs idaresi tarafından temin edilmiştir. Ancak Seyrüsefer Yardımcı Cihazlarının tümü TC DHMİ tarafından hibe olarak karşılanmıştır.
İzzet Derkan: Ercan Havalimanı'nda frekans kurulumu ne zaman yapılmıştır? İlk kurulumda hangi mühendisler vardı?
Rifat Yalınç: Ercan’da hava trafik kontrol merkezleri arası haberleşme ilk yıllarda SSB (Single Side Band) dediğimiz cihazlarla sağlanıyordu. Bu cihazlar orta dalga frekans (KHZ) bandında çalışıyorlar ve metrelerce uzunlukta anten gereksinimine ihtiyaç duyuluyordu.
1975 yılında prefabrik terminal binası ikiye bölünmüş uzunlamasına en batıda hava trafik kontrol ve haberleşme birimlerinin odaları mevcuttu.
Uçaktan ilk bilgi, haberleşme birimin kullandığı SSB cihazları marifeti ile Ankara veya Adana hava trafik merkezleri ile konuşarak elde ediliyordu. Bu bilgi uçağın kalkış saatinin veya Ercan’a iniş saatinin öğrenilmesi işlemi idi.
Bu nedenle Ercan Haberleşme Birimi personeli “Adana – dana – dana Ercan” veya “Ankara kara kara Ercan” diye çağrıda bulunup karşıdaki kontrolörden cevap alıncaya değin bu çağrılarını sürdürüyordu. Tabii ki cihazların karşılıklı olarak açık olması ve haberleşmecilerin başka öncelikli işleri olmaması halinde bu çağrılara yanıt alınabiliyordu.
Bundan önce ise manüple dediğimiz ve mors alfabesinin kullanıldığı kısa dalga haberleşme araçları kullanılmıştır.
Daha sonra haberleşme birimi bu bilgileri teleks cihazları ile alır ve gönderir duruma gelmiştir.
Kule ve Hava Trafik Kontrol hizmetleri için frekanslar, VHF (Very High Frequency) bandında yayın yapan telsizler vasıtasıyla yapılmıştır. Bu cihazların anten boyları bir metreyi veya 50 cm’yi aşmamaktadır. Kule ve hava trafik kontrol hizmetleri için belirlenen frekanslar bugün kullanılanların aynısı idi. Hiç değiştirilmedi.
Bu sistemlere ilave olarak sadece alıcı (receiver) olarak (Nicosia Air Traffic Control Centre)’in yayın frekanslarını dinlemek üzere montajlar yaptık.
İlk cihazlarımızın markası PAE idi. Her bir frekans için en az bir yedek cihaz kullanılmıştır. Önceleri Ercan lokalinde monte edilen bu cihazlar sonradan radyolink marifeti ile kontrol edilebilecek şekilde Yayla tepe istasyonuna monte ettiğimiz VHF cihazlarla yayın kapasitemizi artırdık.
VHF yayın menzili lokalde monte edilmiş cihazlarla 50 NM (Nautical Mile) iken Yayla Tepe istasyonunda monte edilmiş VHF cihazlarımızla menzilimiz 200 NM’a kadar artırılabiliyordu.
Bu işlemleri yaparken Ben, Dinçer Çağın ve Özcan Bundak mühendis olarak görev yapıyorduk.
İzzet Derkan: Ercan Tavsiyeli Hava Sahası’nada ilk frekans kurulumla uçaklarla nasıl temas kuruluyordu? Ercan Tavsiyeli Hava Sahası’nda ilk temasta çalışan hava trafik personeli kimdi? Kimler bu önemli olaya tanıklık etti?
Rifat Yalınç: Hava Trafik Kontrol Merkezi 1975 yılı son çeyreğinde hizmete girdi. Bu merkezde kullanılan cihazlar PAE (Park Air Electronics) markalı VHF cihazları idi. Bu cihazlar o dönemin SHD Müdürü Nevzat Ali Uluç ve Telekomünikasyon Dairesi mühendislerinden Ertuğ Taneri’nin İngiltere’den satın alınarak temin ettikleri cihazlar oldu.
Bu merkezde görev yapan ilk kontrolörün Turhan Güçlü olduğunu hatırlıyorum. Yanında Hasan Özkan’ı hatırlar gibiyim. Cihazların Board’a yerleştirilmesi tasarımı ve montajı SHD (Sivil Havacılık Dairesi) mühendisleri bizler tarafından yapılmıştır.
Bu merkezde ayrıca bir de kara kutu diye tabir edilen ses kayıt cihazımız vardı. Bu cihaz geniş magnetik band marifeti ile 8 kanalı aynı anda 24 saat süre ile kayıt edebilme özelliğine sahipti.
Hava Trafik Kontrol Merkezi’miz ile ilk temas özellikle Türkiye Hava Sahası’nı kullanıp Kıbrıs Hava Sahası’ndan geçmek durumunda olan uçaklara Ankara Hava Trafik Kontrol’ün, Ercan ile temas kurulması talimatı vermesi ile başlar, ancak yine de ICAO Ercan Advisory Airspace diye bir tanımla bizim frekanslarımızı yayınlar.
Hatırladığım kadarı ile “Air Italia” ve daha diğerleri Hava Trafik Kontrol sahamızı kullandıkları için geçerli olan ücretin aylık karşılığını SHD müdürlüğüne 1975 yılında göndermiştir.
Ancak dönemin Dışişleri ve Bakanlığı bu hizmetimizin ücretsiz olduğunu, “yeter ki temas kurunuz biz size hizmet vereceğiz” şeklindeki yaklaşımları ile çok yanlış yapılmıştır.
Şimdilerde ise bu hizmetin bedeli EUROCONTROL aracılığı ile temin edilebileceğinden gerçek bir diplomasiye gereksinim duyulmaktadır.
Geriye dönüp, Hava Trafik Kontrol “Advisory Airspace” olarak devreye girişine tanıklık edenler; Müdür Nevzat Ali, Turhan Güçlü (Satco), Hasan Özkan, Metin Aybars, Orbay Kılıç, Rifat Yalınç, Dinçer Çağın, Özcan Bundak ve diğerleri olduğunu hatırlıyorum. Fazlası da olabilir.
İlk temas MUT Check Point’ten geçenler trafikler olmuş ancak sonradan Kıbrıs adasını ortadan bölen havayolu (route) olan (A21)’i kullananlar da temas kurmaya başlamıştı.
İzzet Derkan: Ercan Havalimanı eski terminali ne zaman devereye girdi?
Rifat Yalınç: Eski terminal diye prefabrik terminalden söz edebiliriz. Apron ise eski İstanbul Havayolları Hangarı önündeki apron durumundaydı.
Şu anda kullanılan terminal ise 1977 yılında (Eylül diye hatırlıyorum), (29 Ekim de olabilir) açılmıştır.
Hatta çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi için grev yapmış, bu eylemden dolayı geçici olarak görevden alınmışken gizli gizli arkadaşlarıma yardımcı olmak ve yeni terminalin ve kulenin açılışını geciktirmeden temin etmek için görev yapıyor olduğumu hatırlıyorum.
Şu andaki terminale ilave olarak terminalin batısında yer alan Kule ve Teknik Blok diye isimlendirdiğimiz binanın donanımı ve altyapısı tamamen ve desteksiz bir şekilde SHD mühendis ve teknik kadrosu tarafından sağlanmıştır.
İzzet Derkan: Önceki terminal meydanın güneyinde idi. Yeni bina açılması ile ne gibi farklar ortaya çıktı?
Rifat Yalınç: Bu terminalin devreye girmesi ile Teknik İşlerin iş hacmi ve çeşitliliği artmıştır. Teknik kadro sadece haberleşme ve seyrüsefer yardımcıları ile değil, klima sistemi, iç ve dış aydınlatma, reklam ve araç park işleri, lokal ve uzak (remote) kontrol haberleşme sistemleri, tuvaletler ve benzeri mekanik işler, mevcut yüklerine ilave olan işler olmuştur.
İzzet Derkan: Geçmiş yıllardaki seyrüsefer yardımcıları ve radar sistemlerinin, şu anki seyrüsefer yardımcıları ile olan farkını nasıl değerlendirirsiniz?
Rifat Yalınç: Geçmiş yıllarda DME (klystron) dediğimiz bir güç lambası tarafından sürülüyordu. Şimdiki teknolojide bunlar yarı-iletken malzemeler ile sürülmekte ve cihazların boyutları bu bağlamda küçülmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda NDB’lerde elektronik lambalar kullanılmaktaydı. Şimdiki teknolojide bunlar terk edilmiştir. Gereksinim duyulan elektrik enerjisi de teknolojinin gelişmesi ile azalmıştır.
Radar sistemleri Ercan’a 1992 yılında girmiştir. PSR (Primary Surveillance Radar) tekniğinde ciddi değişikler olmuş ancak SSR (Secondary Surveilance Radar) teknolojisi ciddi bir değişiklik yaşamamıştır.
En ciddi değişiklik özellikle monitör teknolojisinde ve bunların bilgisayar kontrollü alt yapılarında yaşanmaktadır. Bu da kontrolörlerin daha güvenli ve rahat kullanımına yönelik yeniliklerdir.
Her geçen gün seyrüsefer yardımcıları, radarlar ve haberleşme tekniklerinde gelişme ve kolaylıklar sağlanmaktadır.
İzzet Derkan: Ercan Havalimanı’nda çalıştığınız süre içerisinde hiç unutamadığınız bir anınızı okurlarımızla paylaşır mısınız?
Rifat Yalınç: Biraz önce paylaştığım anılarım arasında görevden geçici olarak uzaklaştırılan bir personel olarak ancak hem mesleğime duyduğum sevgi, hem kurumuma duyduğum liyakat ve hem de arkadaşlarıma verdiğim değer nedeniyle özellikle arkadaşım Dinçer Çağın’la çok ortak çalışma ve projelere imza atmışızdır.
Göreve ilk başladığımız yıllarda Balıkesir – Ercan Karayolu asfalt değildi. Bu yol stabilize bile değildi. Çok zor şartlarda ulaşıyor ve görev yapıyorduk. Kendi aracımızı kullanmak aklımızın ucundan dahi geçemezdi.
Özellikle Mağusa – Ercan ulaşımı için en az bir saat Demirhan’da bekleyip ulaşıyordum ancak dönüş en kötüsüydü. Lefkoşa’ya sefer düzenleyen dairemiz ülkenin diğer bölgelerinde yaşayanlar için bir çözüm üretemiyordu.
Toplu taşımacılığın daha yerine oturmadığı yıllarda eve dönüş bir işkenceye dönüşüyordu. Genellikle yolda durup alanlar vasıtasıyle ulaşım gerçekleşiyordu. Bu ise bana güzel dostluklar kazandırdı.
Ferdi Sabit Soyer ve Biray ve Giray Hamzaoğulları bunlardan bazılarıdır. Yaylatepe’de anten montajı yaparken teknisyen Ahmet Dayı ile beraber çalışıyorduk.
Ahmet Dayı bir tazı esnekliği ile bir anda 25 metrelik anten direği üzerinde olabiliyordu. Bunu ben neden yapamayım deyip denediğimde ancak beşinci metreye kadar çıkmayı başarabilmiştim.
Sonradan Ercan’da, radar antenlerinde aynı denemeyi yaptım ve Özcan Hanım’a yenildiğimi hatırlarım.
Mühendis arkadaşların sözcülüğünü yaparak, Müdürümüz Nevzat Ali’ye teknik bir rapor kaleme almış ve sunmak için odasında görüşmeye girmiştik. İlk cümlem “Sayın Müdürüm, sizinle bazı teknik sorunlarımızı tartışmak istiyoruz” olmuştu. Aman da sen miydin “tartışmak” isteyen! Azarlayıp dövmediği kalmıştı. Tartışmanın “kavga” demek olabileceği aklımıza gelmemişti.
Uzun yıllar Ercan Hava Trafik Kontrol Merkezinin Board’u olarak kullanılan mekanizmanın herşeyi ile tasarımı arkadaşım Dinçer ile aylarca aynı vardiyada çalışıp sabahladığımız çalışma temposunun ürünü olmuştu.
Şimdilerde kart değiştirerek yapılan tamiratlar o dönemde “component” bazında çözümlenebiliyordu. Çok daha ekonomik ve çok daha fazla bilgi ve beceriye dayalı uygulamalardı...
YORUMLAR