TÜRSAB ve Bakanlık birbirlerine küsecek ve biz Sektör emekçileri ses çıkarmayıp ezileceğiz.
Bu kez öyle olmadı.
Türsapnet ve Cemal Kızıltan önderliğinde kendi aramızda bir komisyon oluşturup eylem kararı aldık. İzin problemleri yaşanınca yılmadık ve eylemi bir Otel salonunda gerçekleştirmek zorunda kaldık.
İyi ki;
TÜRSAB'ın önüne gitmedik. Çünkü bir midibüs dolusu Çevik Kuvvet çağrılmış, hazır vaziyette bizi bekliyor olacaktı.
Şaşırdım;
Çünkü 30 senelik TÜRSAB üyeliğimde ilk defa Acenta ile Polis hem de TÜRSAB binasının önünde karşı karşıya getirilecekti. Büyük sürpriz ise gece yarısı Cemal Kızıltan'dan geldi. Bakanın CVK otelde bizimle görüşmek istediğini söyledi.
Toplantıdan çıkan notlar, Bakanın söylemleri şu şekilde;
Ben turizmin tüm paydaşlarına eşit mesafede olmak zorundayım. Ben devletim, benim TÜRSAB'a veya şahıslara küslüğüm söz konusu olamaz. Defalarca TÜRSAB'ı toplantılara çağırdım. Hepsine sektör başkanları katılırken TÜRSAB bir tanesine bile başkan düzeyinde icap etmedi.
Sektör temsilcileri, dernekler hatta şahıslar bile benden randevu ister ve her biri ile görüşürken TÜRSAB bir kez bile benden randevu istemedi.
Belge 400.000 TL olacak lafı koca bir yalan.
Taksi plakası mı bu? Aslında dünyada hiç bir dernek yada birliğe zorunlu üyelik yoktur. İsteyen üye olur ve aidatını öder.
1618 miadı dolmuş bir yasadır.
Bugünkü dijital dünyada bu yasayla tek adım atılamaz. Yeni hazırlanan taslak da öyle. Ayrıca bize TÜRSAB, TUREB veya Otelciler, Uçakçılar kanunu değil sektör için tek bir TURİZM YASASI gerekiyor. Buna çalışmamız lazım.
TÜRSAB'ın borcu konusunda;
Devlet alacağını kimsede bırakmaz. Bırakmamalıdır da. Kötü niyetli olsak TÜRSAB'ı kitlerdik. Ancak bu yönetim borçların tasfiyesi konusunda bugüne kadar ne yapmış? Hangi batak şirketini tasfiye etmiş, hangi taşınmazını satmış, hangi bankayla ödeme planı için masaya oturmuş?
75.000 TL hibe mi istiyorsunuz?
İyi güzel de devlet bunu size verse milyonlarca esnaf da haklı olarak aynı hibeleri isteyecek. Bırakın Türkiye'yi Almanya'nın bütçesi buna yetmez.
Kıbrıs Seyahat Acentalarına 20 milyon destek verildi konusu farklı yorumlanıyor:
Bu 2 sene önce Kıbrıs'a rutin yardım konusunda varılan bir anlaşma. Toplam 180.000 milyon TL tutarında Kıbrıs Turizmine yardım yapılacak. Bu 20 milyon ilk ödeme. Yani konunun bugünle ve Pandemi ile alakası yok.
Seyahat Acentaları’na kredi için Ziraat Bankası ile anlaşma yaptık. Şartlar;
Acenta sahibi kendi dahil 2 tane sigortalı ve senelik 500.000 TL ciro gösterecek. Bu ciro maksimum senelik 50.000 TL kar yapar. O da zaten eleman maaşı. Bunu da sağlayamayan acenta zaten nasıl krediyi geri ödesin? Hibe olur onun adı.
Bakın söylüyorum!
Dijital dünya hepimizi yutacak.Ona göre önlem alın. Özellikle Global Markalar. Onlara cirolarından %7,5 vergi alacaklarmış. Hepsi kabul etmiş.
Kötü haber ise;
Hepsiburada.com. N11 gibi kuruluşlar da belge almak için TÜRSAB ve Bakanlığa müracaat etmişler.
Home Office kararı ve KÇÖ uzatılacak. Ancak Home Office'in sürekli hale gelmesi ''kaçak acentacılığa'' yol açar diye sıcak bakılmıyormuş.
Belgelerimiz yanmasın. Dondurun dedik.
Olumlu karşılandı. Siz yeter ki TÜRSAB'ı ikna edin denildi. Bakan, 2 seneye kadar belgeleri kademeli olarak dondururum, dedi.
Bir müjde de;
Eski Rehberler Odası Başkanı Şerif Yenen zamanında, sırf derneğe gelir sağlamak amacıyla uydurulan saçma sapan kurslara 2 kez katılamayıp belgesi elinden alınan Rehberlere geldi. Aralıkta imtihan var.
Ancak;
Umarız bu kez 5-6 sene önce önceki gibi Hattuşaş mimarlarını sormazlar. Çünkü o dönem imtihanı kazananlar nedense sadece belirli kesim rehberler olmuştu. Versinler hakkımızı gidelim.
IRO'ya para kazandıracağız diye, saçma sapan kursa gidip bir imza atmadık diye ekmeğimizden etmenin anlamı ne?
Zaten şimdi kalktı bu şart!
Anlatacaklarım bu kadar. Yorum sizlerin.
Sevgilerimle,
Cem POLATOĞLU
Tur Operatörleri Platformu Sözcüsü
(andiamo.com.tr)
YORUMLAR